İş kazası olarak nitelendirilen kazalarda, işçi veya işçinin ölmesi durumunda işçi yakınları olayın boyutuna göre çeşitli iş kazası tazminat (maddi-manevi) davası açabilirler.
İşveren ile işçi arasında iş ilişkisinden dolayı kaynaklanan davalara iş davaları denir. İşçinin iş ile ilgili bir kazada ölmesi ya da yaralanması durumunda işveren işçiye ya da ailesine karşı sorumludur. İş kazalarından kaynaklanan tazminat davası, başta işveren olmak üzere diğer alt işverenlere karşı da açılabilecek bir davadır.
İş kazasından dolayı eğer maddi ya da manevi tazminat davası açmak istiyorsanız, zamanaşımı süresini dikkate almalısınız. İş kazalarında zaman aşımı süresi, 10 yıldır. İşçinin ölmesi ya da sakat kalması fark etmeksizin zaman süresi iş kazalarında 10 yıldır. İş kazalarından kaynaklanan zamanaşımı süresinde eğer yaralanma varsa, maluliyet oranının belirlenmesi için zamanaşımı devreye girmez. Bu durumda son rapor tarihine bakarak zaman aşım süresine dikkat edilir.
Bir iş kazası yaşandığında kazanın ilgili kurumlara mutlaka bildirilmesi gerekir. İşveren tarafından kolluk kuvvetlerine acilen haber verilmeli aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurumuna da 3 iş günü içinde online olarak ya da e-devlet üzerinden bilgi verilmelidir. Gerekli bildirimlerin yapılması bu süreçte oldukça önemlidir. Eğer kaza işverenin bilgisi dışında ya da işyeri dışında gerçekleşmişse o halde bildirim öğrenilen tarihten itibaren yapılmalıdır. İşveren bildirim talebinde bulunmamışsa işçi de gerekli bildirimleri bizzat yapabilir. Aynı zamanda işveren, iş kazasını bildirmemişse cezai sorumluluğu bulunmaktadır. İş kazası nedeniyle işçi yaralanırsa maddi tazminat, sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat gibi birçok tazminat türüne başvuruda bulunabilmektedir.
İş Kazasından Kaynaklanan Manevi Tazminat Davası
İş kazası mağdurları, maddi tazminat davası açabilecekleri gibi iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat davası da açabilirler. Ölüm veya ağır zarar nedeniyle ölen kişinin yakınları ya da kendisi manevi tazminat davası açabilir. Burada manevi tazminat davasına uygun bir miktara karar verilir. Genellikle manevi tazminat davalarında bazı kriterler göz önüne alınarak hesaplanmaktadır. Burada söz konusu durumun özellikleri, kusur oranları, kişinin uğramış olduğu manevi zararın oranı, her iki tarafında mali durumu, olayın yaşandığı tarihte paranın satın alma gücü unsurlara mutlaka dikkat edilmelidir. Manevi tazminat davalarında alacaklı zenginleşmemeli ve tazminat sorumlusu ise bu durumdan dolayı fakirleşmemelidir.
Mahkeme, kazanın iş kazası olduğunu kabul ederse sigortalanın maddi ve manevi zararları karşılanmaktadır. Maddi ve manevi tazminat talebinin kabulüne mahkeme karar verir. Hakimin ölenin yakınlarına verilmesine karar verdiği tazminat miktarı objektif ölçülere uygun olmalı aynı zamanda manevi zararla da orantılı olmalıdır. Hakim bu takdir yetkisini kullanırken birçok unsuru göz önünde bulundurmaktadır. Başta ülkenin içinde bulunduğu mevcut ekonomik durum olmak üzere, tarafların ekonomik durumları aynı zamanda kusur oranları da maddi ve manevi tazminatın belirlenmesinde etkilidir. Hakim, tatmin duygusu uyandıracak bir oranda tazminat kararında bulunmalıdır.
İş Kazasından Kaynaklanan Maddi Tazminat Davası
İş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında yaralanma veya ölüm halinde maddi tazminat davaları açılabilmektedir. Her iki durumda farklı iki prosedür işlemektedir. Kişinin iş görememesi nedeniyle herhangi bir kayıp yaşaması ve bu süreçte çalışamadığı her sürede maddi zararının karşılanması amacıyla maddi tazminat davalarında bulunulabilir. Kalıcı sakatlık nedeniyle de kişi kalıcı bir kazanç kaybı yaşayabilir. Kişinin bu durumda mağduriyeti bir doktor raporu ile belirlenir ve maddi tazminat davasına söz konusu olacak olan oran hesaplanmaktadır. Maddi tazminat davası içerisinde tedavi boyunca yapılan masraflarda istenilebilir. Kişinin gelecekteki ekonomik durumunun sarsılmasından dolayı maddi kayıplar yaşayabilir. Bu durumlar maddi tazminat davasının konusu olabilir.
Ölüm halinin gerçekleşmesi durumunda ise maddi tazminat davalarında daha farklı bir süreç işler. Bu durum borçlar kanununda düzenlenmiştir. Kanuna göre ölüm halinin gerçekleşmesi durumunda maddi zarar karşılığı olarak ölen kişinin yakınları, tedavi giderleri, cenaze masrafları, ölen kişinin destek verdiği bundan dolayı zarara uğrayan kişinin kayıpları gibi durumlar maddi tazminat davasına konu olabilmektedir. Ölüm halinde ölen kişinin annesi, babası, çocukları ve eşi maddi tazminat davası ve destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilirler.
Maddi-Manevi Tazminat Davası Açmak İçin İş Kazası Sayılan Durumlar
Sosyal Sigortalar Kanununda iş kazası sayılabilecek ve kişinin tazminat davası açabileceği durumlar düzenlenmiştir. Bu durumlardan birine uyan kişiler dava açabilirler.
- İşçinin, mevcut işverene ait olan iş yerinde çalıştığı sırada uğradığı her türlü zarar iş kazası olarak nitelendirilebilir. Bu durumlarda işçinin ne şekilde öldüğünün veya yaralandığının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Olayın, iş yerinde gerçekleşmesi iş kazası sayılabilmesi için yeterlidir. İşçinin iş yerinde kalp krizi geçirmesi dahi iş kazası olarak kabul edilmektedir.
- İşçi kendi adına bağımsız çalışsa dahi kazanın işveren tarafından yürütmüş olduğu bir iş nedeniyle gerçekleşmesi, iş kazası olarak kabul edilmekte ve tazminat davasına konu olabilmektedir.
- İşveren, işçiyi herhangi bir nedenden dolayı işyeri dışında görevlendirmişse ve bu sürede işçi herhangi bir kazaya maruz kalmışsa yine tazminat davasına konu olabilmektedir.
- İşverenin sağladığı bir taşıtta işçi geliş ve gidiş sırasında herhangi bir kaza geçirmişse trafik iş kazası söz konusudur.
- İş mevzuatı gereği, emziren bir işçi çocuğunu emzirmek için işten ayrıldığı sürede herhangi bir kazaya maruz kalmışsa yine iş kazası söz konusudur. Bu tip durumlarda işçi, işverene maddi ve manevi tazminat davası açmak için başvurabilir.
İş Kazalarında Yetkili Mahkeme
İş Mahkemeleri Kanununda, iş kazaları ile ilgili yetkili mahkemeler düzenlenmiştir. İş kazalarında yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Gerçek ya da tüzel kişi fark etmeksizin burada yerleşim yeri dikkate alınır. Fakat davalı birden fazla gerçek ya da tüzel kişiyse o halde davalılardan herhangi birinin yerleşim yerinde dava açılabilmektedir. İş kazasının yaşandığı yerdeki iş mahkemesi, iş kazalarından dolayı yaşanan maddi ve manevi tazminat davalarına bakabilir. Aynı zamanda iş kazası nedeniyle ölen kişinin yakınları ya da yaralanan işçinin yerleşim yerindeki iş mahkemesi de davada yetkili mahkeme kabul edilir. Bu kurallar çerçevesinde yetkili mahkeme belirlenmektedir.
İş Kazası Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?
İş kazası mağduriyeti yaşayan kişilerin en çok merak ettikleri sorulardan biri iş kazası tazminat davaları ne kadar sürer? Dava süresini etkileyen kriterlerinin başında iş kazası sonucu yaralanma veya ölüm olup olmamasıdır. Bu iki durum dava süresini etkilemektedir. Yaralanma yaşanan iş kazalarında tazminat davası bazı durumlarda 5-6 yılı dahi bulabilmektedir. Çünkü işveren işçinin maluliyet oranına itiraz etme hakkına sahiptir. Bununla birlikte maluliyet oranı ile ilgili ayrı bir dava dahi açılabilmektedir. Maluliyet oranının tespiti davası bu süreci en çok etkileyen unsurların başında gelmektedir. İş kazası ölümle sonuçlanmışsa, dava 2-3 yılda sonuçlanabilir. Burada daha net bir durum söz konusu olduğu için dava daha kısa sürer. Davayı ölen kişinin annesi, babası, eşi çocukları veya bu kişinin bakmak zorunda olduğu kişiler açabilmektedir.
İş kazasından dolayı eğer herhangi bir ölüm meydana gelmemişse taksirle yaralama suçu için başvuru yapılması gerekir. Şikayet süresi ölüm meydana gelmemişse 6 aydır. Eğer işçi ölmüşse, taksirle öldürme suçu söz konusu olacağından soruşturma savcılık tarafından resen başlatılır.
İş Kazası Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
İş kazalarının yaşanması durumunda açılabilecek davalardan biri destekten yoksun kalma tazminatıdır. Bu tazminat, iş kazasından dolayı ya da meslek hastalığı nedeniyle ölen kişilerin yakınları tarafından açılabilecek bir davadır. Destekten yoksun kalma tazminat davasının açılması için esas koşul, işçinin ölmesidir. İşçinin hayattayken bakmakla yükümlü olduğu ya da işçinin desteğine muhtaç olan kişiler bu talepte bulunabilirler. İşçinin ölmesi durumunda eşi, çocuğu, anne ve babası destekten yoksun kalacakları için bu davayı açabilirler.
Destekten yoksun kalma tazminat davası açabilmek için ön koşul, işçinin hayattayken yakınlarına bakabilecek sağlıkta ve güçte olması gerekir. Bu tazminat talebinde olan kişilerin gerçekten işçinin yardımına ihtiyaç duyması gerekir. Bu şartların sağlanması durumunda destekten yoksun kalma tazminatı başvurusunda bulunabilir.
Sigortalının iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle ölmesi durumunda anne ve babasına, eşine ve çocuklarına gelir bağlanmaktadır. Anne ve babanın yaşı 65’ten büyükse artan hisse olup olmaması dikkate alınmadan aylık bağlanmaktadır.
İş Kazasının Tespiti Davası
Yaşanan bir iş kazası, mutlaka işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi gerekir. SGK müfettişleri, durumu işverenin ya da işçinin bildirmesi durumunda harekete geçer. SGK müfettişleri, yaşanan durumun iş kazası olup olmaması ile ilgili araştırma yaparlar. Tarafların kusur durumu ile ilgili bir rapor düzenlenir. Olayın oluş şekli gibi durumların hepsi inceleme raporunda yer almaktadır. Eğer düzenlenen raporda olay iş kazası olarak nitelendirilmişse, hak sahibi olan kişi doğrudan dava açabilmektedir. Fakat SGK tarafından yaşanan olay iş kazası olarak nitelendirilmemişse iş kazası tespit davası açılabilir. Burada davalı işveren ve SGK’dır.
İş kazası tespiti davası, tazminat davasından tamamen bağımsız olarak görülmektedir. Tazminat davasında olduğu gibi iş kazası tespiti davasında da 10 yıllık bir zaman aşımı süresi bulunmaktadır. Eğer kişi tazminat davası açmak istiyorsa, mutlaka iş kazası tespiti davasının sonuçlanmasını beklemelidir. Eğer dava işçi lehine sonuçlanmışsa, işçiye ya da hak sahiplerine SGK tarafından aylık bağlanmaktadır. Bu miktar, tazminat miktarından indirilir.
Eğer herhangi bir nedenden dolayı iş kazası SGK’ya bildirilmemişse, iş mahkemesi davacıya ihbarda bulunması için belirli bir süre verir. Bildirimden sonra eğer SGK iş kazası olarak kabul etmezse bu sefer mahkeme iş kazası tespit davası için belirli bir süre vermektedir. Tespit davasının sonucuna göre mahkemede yargılama yapılmaktadır. Sigortalının maluliyet oranının tespit edilmesi aynı zamanda kendisine gelir bağlanabilmesi için öncelikle olayın iş kazası niteliğinde olma durumunun tespit edilmesi gerekir. İş kazasının tespite ile ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir. Fakat Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir.
İş Kazası Halinde Açılabilecek Davalar
İş kazası olması durumunda işçinin ölmesi ya da yaralanması gibi durumların oluşması durumunda Cumhuriyet Savcısı ve ilgili kolluk birimleri gerekli soruşturmayı başlatacaktır. Daha sonra işçi ya da işçinin ölmesi durumunda mirasçıları, tazminat davası açabilmek için başvuruda bulunabilecektir. Bu davalarda işçi ve ailesinin yaşamış olduğu maddi ve manevi zarar tazmin edilmeye çalışılmaktadır. Aynı zamanda iş kazası oluşması durumunda SGK rücu davası da açabilir. İş kazası halinde açılabilecek davalar 3 tanedir.
- Ceza Davası
- Maddi ve Manevi Tazminat Davası
- SGK’nın açacağı rücu davaları
İş Kazası Nedeniyle Açılacak Tazminat Davaları İle İlgili Detaylar
İş kazalarının yaşanması durumunda dikkat edilmesi gereken hususların başında zaman aşımı gelir. Borçlar kanununda zaman aşımı süresi belirlenmiştir. Tanzimat istemi, fiilin işlendiği tarihten sonra on yıl geçmesi ile birlikte zaman aşımına uğrar.
Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yetkili mahkemedir. İş kazaları nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmektedir. Kişilerin merak ettikleri konuların başında da faiz oranları gelmektedir. Faiz kanuna iş kazasının gerçekleştiği gün başlanır. Aynı zamanda güncel yasal faiz oranı uygulanmaktadır.
İş kazası halinde yapılması gereken işlemlerin hepsi eksiksiz olarak yapılmalıdır. Bu hususta kişi veya yakınları okumadan hiçbir belgeye imza atmamalıdır. İmza atılacak belgeler titizlikle kontrol edilmelidir. İşçi veya yakınları, işveren tarafından sunulan hiçbir belgeye mümkünse imza atmamalıdır. İşçi hastaneye yatarken iş kazası geçirdiğini mutlaka belirtmelidir. Eğer yatış işlemi özel bir hastanede yapılmışsa, hukuka uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı kontrol edilmeli ayrıca iş kazası kaydının oluşturulduğundan emin olunmalıdır. İşçi veya yakınları epikriz raporunu temin etmeli ve taburcu olurken hasta dosyasından bir suret talebinde bulunulmalıdır.
Ölmemişse işçi, ölmüşse yakınları sonraki aşamada uzman bir avukatla görüşerek Sosyal Güvenlik Kurumuna maluliyet ödeneği için başvuruda bulunmalıdır. Aynı zamanda sorumluların gerekli cezayı alabilmeleri için suç duyurusunda bulunulmalıdır. İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmalıdır.
İş Kazası Davasında Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır?
İş kazalarından dolayı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında tazminat miktarının hesaplanması için birçok unsurun tespit edilmesi gerekmektedir. Bilirkişi, maddi tazminat miktarını hesaplamaktadır.
Maddi tazminat miktarı hesaplanırken, kazayı geçiren işçinin yaşı, iş gücü kayıp oranı, aylık maaşı, SGK’nın sağladığı yardımlar, işverenin kusur oranı ve işçinin kusur oranı gibi tüm detaylar dikkatli olarak incelenmektedir. Bu unsurlar göz önünde bulundurulmadan herhangi bir hesaplama yapılması mümkün değildir. Manevi tazminat davalarında ise durum daha farklıdır. Kişinin yaşadığı acının büyüklüğü ve olayın özelliklerine göre mahkeme takdir yetkisini kullanmaktadır.
Ölümlü iş kazalarında, ölen kişinin yakınları manevi tazminat davası açabilirler. Burada takdir edilecek tazminat miktarı, tatmin duygusunun yaşanması için gerekli olacak miktar kadar olmalıdır. Özel şartlara dikkat edilerek hakim takdir yetkisini kullanmaktadır. Manevi tazminatın belirlenmesi her ne kadar hakimin takdir yetkisine bırakılmış olsa bile miktar duyulan üzüntüyü hafifletici bir nitelikte olmalı kişinin zararıyla orantılı olmalıdır.
Takdir yetkisini kullanan hakim, ülkenin ekonomik koşulları başta olmak üzere, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını ve satın alma güçlerini de göz önünde bulundurmaktadır. Tarafların kusur durumu ve olayın ağırlığı gibi unsurlar yine belirleyicidir. Bununla birlikte işverenin işçi güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirler alıp almaması da tazminat miktarını etkilemektedir. Tatmin duygusu ile birlikte caydırıcılık bulunduran oranda tazminat miktarı belirlenmektedir.
İş Kazası Tazminat Davaları Arabulucu İle Çözülebilir mi?
Eğer taraflar uzlaşma niyeti taşıyorlarsa, arabulucu davanın hızlı bir şekilde sonuçlanması ve uygun bir şekilde çözümlenmesi için tercih edilebilecek çözüm yollarından biridir. Bu durumda sürecin bir avukat yardımı ile yürütülmesi daha sağlıklı olacaktır. Avukat takibinde olması, işverenin tekliflerinin yerinde olup olmadığının tespit edilmesi için son derece önemlidir. Bu süreçte dönülmez sonuçlar yaşanabilme ihtimaline karşı mutlaka uzman bir avukatla süreç yürütülmelidir. İş kazasına dayalı olan maddi ve manevi tazminat davalarında arabuluculuk yapılması zorunlu değildir.